Nöroplastisite

Nöroplastisite (nöral plastisite), beyindeki nöronların bir hareketin tekrar edilerek öğrenilmesi ve unutulmaması temeline dayanır. Hareketlerin öğrenilmesi için ise nöron, nöronal gelişme, sinaps, sinaptik büyüme gibi kavramların özelliği bilinmelidir. Eğer ki bir rejenerasyon, innervasyon, reinnervasyon, nöronal network kavramlarından bahsediliyorsa bunun karşılığı da Nöroplastisitedir. Bu tanımları öğrenmek bile nöroplastisitenin bir parçasıdır.

Nöronların birbirleri ile iletişim ve bağ kurabilmesi için mutlaka algılama, görme ve işitme yetilerinden birinin olması gereklidir. Eğer ki bir ya da bir kaç algı kusuru var ise sağlam olan algılar diğer algıların görevlerini de kısmen yapmayı öğrenir. Örneğin, iki eli olmayan birisinin ayakları ile bir çok günlük işi yapabilmesi bir nöroplastisitedir.

Beyin bu gibi durumlarda sağlam nöronların üzerinde yoğunlaşır. Bireyler bir şekilde bulundukları durumda çözüm üretmek için çabalarlar. Bir uzuv kaybı, bir yetinin kaybolması gibi durumlarda beyin en olumlu çözümü bulmaya çalışır. Ortaya çıkan kısıtlı davranışsal çözümler beynin hafıza merkezinde yer edinir. Bir sonraki davranışsal çözüm için kullanılır. Böylece birey, bir hareketi en iyi şekilde yapmaya başlar.

Nöroplastisite
Nöroplastisite

Nöronların Nöroplastisite üzerindeki etkisi

Nöroplastisite, sinir sisteminin yapısının veya işlevinin deneyimler ve öğrenme yoluyla değiştirilebilme yeteneğidir. Bu değişiklikler, nöronların aktivitesi, bağlantıları ve yapılarındaki değişimlerle gerçekleşir. Nöronlar, nöroplastisite üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.

Nöronlar, beyindeki bilgi işleme ağının temel yapı taşlarıdır. Bu hücreler, nörotransmitter adı verilen kimyasal sinyalleri kullanarak birbirleriyle iletişim kurarlar. Bir nöronun aktivitesi, diğer nöronların aktivitesini etkileyebilir ve beyindeki ağların yeniden düzenlenmesine neden olabilir. Bu nedenle, nöronların aktivitesi, nöroplastisite üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.

Nöronların nöroplastisite üzerindeki etkilerinden biri, beyinde yeni sinir hücreleri üretme kapasiteleridir. Bu sürece nörojenez denir. Nörojenez, özellikle hipokampus adı verilen beyin bölgesinde gerçekleşir ve öğrenme ve bellek gibi işlevlerle ilişkilidir. Ayrıca, nöronlar arasındaki bağlantılar da nöroplastisite üzerinde etkilidir. Uzun süreli bellek ve öğrenme gibi işlevler, nöronlar arasındaki bağlantıların güçlendirilmesi veya zayıflatılması yoluyla gerçekleşir.

Nöronların diğer bir etkisi, nörotransmitter seviyelerinin düzenlenmesidir. Nörotransmitterler, nöronların birbirleriyle iletişim kurmasını sağlar. Örneğin, dopamin mutluluk hissi ve ödül sistemiyle ilişkilidir. Nöronların dopamin salgısını artırması veya azaltması, nöroplastisite üzerinde etkilidir ve duygusal durum, motivasyon ve bağımlılık gibi işlevlerin düzenlenmesine katkıda bulunabilir.

Sonuç olarak, nöronlar sinir sistemi üzerindeki işlevleri ve nöroplastisite kapasitesi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Nöronlar arasındaki bağlantıların güçlendirilmesi veya zayıflatılması, nörotransmitter seviyelerinin düzenlenmesi ve yeni nöronların üretilmesi gibi süreçler, nöronların nöroplastisite üzerindeki etkileri arasındadır.

Motor Nöronlar: Merkezi sinir sistemindeki ara nöronlardan, düşünce halinde oluşan, amaçlı hareketleri yapmak üzere aldıkları bilgiyi kas ve salgı bezi gibi yapılara götürürler. Motor nöronların etkisiyle kas veya salgı bezleri faaliyete geçer ve kas hareket ederek eklem, kol, bacak hareketini oluşturur. Sinir hücresi sentrozom organelini bulundurmaz.

Duyusal Nöronlar: Duyu reseptöründen (deri, kas, fasia, kemik, eklem, kıkırdak, iç organlar, sol yolları, damar yapıları, koku, tat, görme ve işitme yollarından aldıkları bilgileri merkezi sinir sistemine (beyin ve omurilik) taşıyan nöronlardır. Vücudun tümündeki reseptörlerden kalkan duyusal lifler beyinin duyusal korteksi, beyincik görme merkezi ve işitme merkezlerine ulaşır.

Ara Nöronlar (İnternöronlar): Merkezi sinir sisteminde (beyinde ve omurilikte) bulunurlar. Duyu nöronlarıyla gelen bilgileri değerlendirirler ve sonuçlarını motor nöronlara aktarırlar.

Nöronal Gelişme

Doğuştan beyin ve sinir sistemimizde var olan nöronlarımız herhangi bir büyüme, gelişme göstermemişlerdir. Halbuki bu nöronların büyüme ve gelişme potansiyelleri vardır. Zaman içinde çevreden gelen bilgiler sinir sistemi üzerine tetikleyici etki yapar ve nöronal gelişmeyi başlatır. Sinir hücreleri çoğalmaz ama birbirleri ile oluşturdukları sinaptik bağlantılar vasıtasıyla öyle bir network sistemi kurarlar ki bu nöronal gelişme olarak bilinir. Nöronal gelişme için iyi bir beslenme yanında, çevresel faktörlerin ve motivasyonun çok büyük önemi vardır.

İnsan beyninde hücre ölümü, travmatik nedenlerle meydana gelebileceği gibi, birçok patolojik nedenlerden de kaynaklanabilir. Beyin yaralanması, çevresel toksinler (gazlar, kimyasallar, gıdalar), kardiyovasküler bozukluklar, enfeksiyon ajanları ya da genetik hastalıklar gibi nedenler sayılabilir. Bazı durumlarda, hücre ölümü genetik ve biyolojik süreçlere bağımlı olarak programlı apoptoz yoluyla gerçekleşir. Diğer bir deyişle, hücre ölümü, rastgele geri dönüşü olmayan ve kontrol edilemez olan bu durumu biz nekrotik hücre ölümü apoptoz planlanan hücre ölümü olarak adlandırıyoruz.

İnsan beynindeki nöronların organizasyonu: Nöroplastisite

İnsan beynin doğuşta yaklaşık 1400 ml hacme sahip olup, 100 milyar nöron hücre kapasitesi ile 2,5 Milyon Gb hafıza kapasitesine sahip olduğu bilinmektedir. Beyindeki miyelinli sinir liflerinin uzunluğu: 150.000-180.000 km, Korteksteki sinaps sayısı: 0.15 katrilyon (150 milyon kere milyon). Sinaps sayısı ile muazzam bir Network yapısı oluşturmaktadır. Bu Network sayesinde beyin dahil tüm vücudun işlevleri idare edilmekte ve yönetilmektedir.

Bu muazzam mekanizma daima gelişmeye müsait bir özellikte olup, bu gelişme desteklendiğinde oluşan yeni ilişkiler ve Network sayesinde birçok yeni beceriler elde edilmesi mümkündür. Sinir hücrelerinin yeni bir işlevi yapmak üzere yeni bağlantılar kurması ve başka nöronları belirli görevleri yapmaya katması yeteneğine Nöroplastisite denmektedir.

Buna göre beyin ve Santral Sinir Sisteminde nöronların bazılarının hastalıklar nedeniyle kayıp hale gelmesi durumunda vücudun kaybedilen fonksiyonlarını başka nöronlar üzerinden tekrar yapılabilir hale gelmesi Nöroplastisite sayesinde teorik olarak mümkündür.

Bizim son 15 yıldan beri yaptığımız çalışmalar ve klinik deneyimler göstermiştir ki, teorik olarak mümkün olduğu kabul edilen sinir hücrelerinin yeniden programlanması, yönlendirilmesi ve kaybedilen fonksiyonların beyinin başka alanlarına tanımlanması tamamen Nöroplastisite üzerinde kullandığımız doğru yöntemler kullanmamızdan kaynaklanmaktadır.

Beynin hücresel yapısı milyarlarca karmaşık yollarla birbirleri ile bloklar-etkileşim yapan Nöronlardan oluşur. Sinyaller düşüncelerinizi, dürtüleri, duyguları, anlayışlar ve daha fazlasını belirleyen başka yere karmaşık nöral yollar vasıtasıyla bir nörondan diğerine seyahat ederek değişik işlevleri koordine eder.

Rehabilitasyonda Nöroplastisitenin önemi

Nöroplastisite, sinir sisteminin yapısının veya işlevinin deneyimler ve öğrenme yoluyla değiştirilebilme yeteneğidir. Rehabilitasyonda nöroplastisitenin önemi, beyin hasarı veya işlev bozukluğu olan kişilerin beyinlerindeki işlevleri yeniden kazanma veya iyileştirme fırsatı sunmasıdır.

Beyin hasarı veya işlev bozukluğu, beyindeki nöronların hasar görmesi veya ölmesiyle sonuçlanabilir. Bu nedenle, beyin hasarı olan kişilerde, beyindeki diğer nöronların fonksiyonları değişebilir ve nöroplastisite süreci başlayabilir. Rehabilitasyon sürecinde, bu süreci etkinleştirmek ve beyin fonksiyonlarını yeniden yapılandırmak veya iyileştirmek mümkündür.

Nöroplastisite, beyin hasarı olan kişilerde öğrenme, bellek ve motor becerileri yeniden kazanmalarına yardımcı olabilir. Örneğin, bir beyin felci sonrasında, beyindeki sağlam nöronlar, beyindeki diğer bölgelerle yeniden bağlantılar kurabilir ve beyindeki işlevleri yeniden yapılandırabilir. Rehabilitasyon programları, bu süreci etkinleştirmek ve beyin fonksiyonlarını yeniden kazandırmak için tasarlanmıştır.

Nöroplastisite ayrıca, zihinsel ve fiziksel egzersizler yoluyla da artırılabilir. Rehabilitasyon programları, bu egzersizleri içerir ve beyinde yeni nöronların üretilmesini ve bağlantıların güçlendirilmesini teşvik eder. Örneğin, bir felç sonrasında, fizyoterapi, hastanın motor becerilerini yeniden kazanmasına yardımcı olabilir. Benzer şekilde, bilişsel terapi, hastanın bellek, dikkat ve konsantrasyon becerilerini yeniden kazanmasına yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, rehabilitasyonda nöroplastisitenin önemi büyüktür. Rehabilitasyon programları, beyin hasarı veya işlev bozukluğu olan kişilerin beyin fonksiyonlarını yeniden yapılandırmalarına ve iyileştirmelerine yardımcı olabilir. Nöroplastisite, öğrenme, bellek ve motor becerilerinin yeniden kazanılmasına yardımcı olabilir ve zihinsel ve fiziksel egzersizler yoluyla artırılabilir.

Benzer Gönderiler